"Adlarını Hitler gibi zalimlerin yanına utançla yazdırdılar"
GÜNDEMCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Artık bu haydutluk ve cinnet halinin bir an önce son bulması gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen "İslam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Forumu"nda yaptığı konuşmada, "Netanyahu ve hükümeti, hiçbir kural, hukuk, ahlak, sınır tanımadan aylardır şımarıkça işledikleri zulümler sebebiyle şimdiden adlarını Hitler gibi, Pol Pot gibi çağımızın zalimlerinin yanına utançla yazdırmışlardır. Bir başka gerçek şudur hem Gazze'deki soykırım hem de İran'la olan çatışmalar, maalesef süratle geri dönülmez noktaya doğru gitmektedir. Artık bu haydutluk ve cinnet halinin bir an önce son bulması gerekiyor. Gazze'yi dünyanın en büyük toplama kampına çevirenlerin, bugün kalkıp da insanlıktan, savaş hukukundan, savaş suçundan bahsetmesi sadece tutarsızlık değil, aynı zamanda büyük bir utanmazlık ve pişkinliktir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Üniversitesi Kongre Salonu'nda düzenlenen "İslam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Forumu"nda bir konuşma yaptı. İsrail'in Filistin'e yönelik katliamından söz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle tam 622 gündür İsrail hükümetinin vahşi, acımasız, insanlık dışı saldırıları karşısında doğdukları toprakları kahramanca savunan Filistin'in, Gazze'nin yiğit gençlerini buradan yürekten selamlıyorum.
Gazze'nin barbarlığa karşı direnen cesur kadınlarını, minik omuzlarında anasızlığın, babasızlığın ağır yükünü taşıdıkları halde zalimler karşısında diz çökmeyen Gazzeli yetimleri, öksüzleri, her türlü zorbalığa ve zorbalığa rağmen Müslüman olmanın şerefini, izzetini, asaletini yere düşürmeyen tüm Filistinli kardeşlerimi kemal-i hürmetle selamlıyor, Rabbim her birinin yar ve yardımcısı olsun diyorum. Forum kapsamında iki gün boyunca yapılacak toplantı ve istişarelerin, alınacak kararların, gençlerimiz başta olmak üzere ülkelerimiz, İslam alemi ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Konuşmamın hemen başında, 20. yılını geride bırakan İslam İşbirliği Gençlik Forumu'nun yürüttüğü faaliyetleri son derece kıymetli bulduğumu belirtmek istiyorum.
Diplomasi Akademisi'nden Uluslararası Kuluçka Merkezi'ne, eğitim, sivil toplum, girişimcilik, hukuk, diplomasi, medya, insan hakları ve gönüllülük gibi alanlarda icra edilen bu çalışmalar, geleceğimiz adına kritik önemdedir. Bilhassa, dünyanın önde gelen kanaat önderlerinden oluşan ve insanlığın ortak vicdanını yansıtan Gazze Mahkemesi ve We Channel gibi oluşumlar, İsrail'in kanlı ve kalleş yüzünün dünyaya faş edilmesi bakımından oldukça isabetlidir. Diplomatik statüye de haiz olan İslam İşbirliği Gençlik Forumu, uluslararası kurum ve kuruluşlarla tesis ettiği işbirlikleriyle ümmetin gençlerinin küresel ölçekte temsili noktasında önemli bir misyonu yerine getiriyor. 2019'dan bu yana gerçekleştirdiği 262 programla 15 milyonun üzerinde gence ulaşan forumumuzun, 70'ten fazla ülkedeki 817 üniversitede kulübü bulunuyor. Bu kulüplerdeki 25 bin öğrenci, Türkiye ve dünyadaki birçok farklı üniversite tarafından hazırlanan eğitim materyalleriyle farklı alanlardaki akademik girişimlerini sürdürüyor. Afrika'dan Asya'ya, Arap Yarımadası'ndan Latin Amerika'ya uzanan geniş bir coğrafyada 500 milyon gencimizin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine katkılar yapan forumun başkan ve üyelerini tebrik ediyorum. Ortak geleceğimiz için koşan, koşturan, proje ve faaliyet üreten, ümmetin derdiyle dertlenen her bir genç arkadaşıma kalpten teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum" dedi.
"Gazze'yi dünyanın en büyük toplama kampına çevirenlerin, bugün kalkıp da insanlıktan, savaş hukukundan, savaş suçundan bahsetmesi sadece tutarsızlık değil, aynı zamanda büyük bir utanmazlık ve pişkinliktir"
İslam dünyasının zorlu bir süreçten, çetin bir imtihandan geçtiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Savaş, çatışma, kaos ve istikrarsızlık bulutları, medeniyet coğrafyamızın semalarını maalesef kaplamış durumda. Bilhassa son iki yıldır yüzümüzü nereye çevirsek, bir yıkımla, bir dramla, yüreklerimizi sızlatan savaş ve insanlık suçlarıyla karşılaşıyoruz. Gazze'de 21 aydır modern zamanların en utanç verici barbarlıklarından biri yaşanıyor. Siyonist İsrail hükümeti, tüm dünyanın gözleri önünde, ahlaksız ve arsız bir şekilde sivilleri, kadın ve masum çocukları acımasızca katlediyor. Yüzde 80'i enkaz haline gelen işgal altındaki topraklarda yasa dışı yerleşim ve işgal politikasını hiçbir kural, kaide, norm, ilke tanımadan günden güne yaygınlaştırıyor. Her türlü insani yardım girişine engel olmak suretiyle açlığı bir silah olarak kullanıyor. Gazze'de bir parça ekmek için, bir tas çorba almak için yemek kuyruğuna giren insanlar vahşi bir şekilde hedef alınıyor. Sivil yerleşim alanları, okullar, ibadethaneler, hastaneler bombalanıyor. Vurulan hastanelerde ilaç ve tıbbi ekipman eksikliği had safhaya erişti.
Gazzeli kardeşlerimiz çoğu zaman anestezi imkanından yoksun bir şekilde ameliyat edilmeye çalışılıyor. Bugün hastanelerinin zarar görmesinden şikayet eden İsrail, uluslararası kuruluşların verilerine göre yalnızca Gazze'de şimdiye kadar sağlık birimlerine 700'den fazla saldırı düzenledi. Gazze'de bombaladığı ve saldırdığı hastane sayısı 35'i buluyor. İsrail'in saldırıları sonucunda bine yakın sağlık çalışanı şehit oldu. Gazze'deki sağlık altyapısının yüzde 94'ü zarar gördü. Hasta taşıyan ambulanslar dahi İsrail teröründen maalesef kurtulamadı. Yüzlerce sağlık çalışanı İsrail tarafından hapishanelerde esir tutuluyor. Yani karşımızda çeşitli bahaneler altında düzenlediği saldırılarla Gazze'nin sağlık altyapısını tamamen çökerten insanlık düşmanı bir zihniyet var. Gazze'yi dünyanın en büyük toplama kampına çevirenlerin, bugün kalkıp da insanlıktan, savaş hukukundan, savaş suçundan bahsetmesi sadece tutarsızlık değil, aynı zamanda büyük bir utanmazlık ve pişkinliktir" dedi.
"Gazze'deki soykırımın birincil sorumlusu Netanyahu hükümetidir"
Gazze'deki soykırımın birincil sorumlusunun Netanyahu hükümeti olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sevgili gençler, biliyorum birileri çok ama çok rahatsız olacak. Fakat ben burada şu gerçeği açık açık ifade etmek durumundayım. Elbette Gazze'deki soykırımın birincil sorumlusu Netanyahu hükümetidir. Ancak Netanyahu ve cinayet şebekesinin katliamlarına tam 21 aydır ses çıkarmayanlar da kabul edelim ki bu suçlara ortak olmuşlardır. Beyaz kefenlere sarılı olarak soğuk betonlara sıra sıra dizilen o masum yavruların kanı İsrail'in şımarıklığına destek verenlerin veya susanların da ellerine, yüzlerine, alınlarına bulaşmıştır. Netanyahu ve hükümeti, hiçbir kural, hukuk, ahlak, sınır tanımadan aylardır şımarıkça işledikleri zulümler sebebiyle şimdiden adlarını Hitler gibi, Pol Pot gibi çağımızın zalimlerinin yanına utançla yazdırmışlardır. Bir başka gerçek şudur hem Gazze'deki soykırım hem de İran'la olan çatışmalar, maalesef süratle geri dönülmez noktaya doğru gitmektedir. Artık bu haydutluk ve cinnet halinin bir an önce son bulması gerekiyor. Daha fazla yıkım, kan, sivil kayıplar olmadan, bölgemizle birlikte Avrupa ve Asya'yı yıllarca etkileyebilecek korkunç bir felaket yaşanmadan, ellerin tetiklerden ve düğmelerden çekilmesi şarttır. İsrail üzerinde tesir sahibi güçler Netanyahu'nun oyununa gelmemeli ve nüfuslarını savaşın derinleşmesinden değil, tüm bölgemizde ateşkes ve sükunetin tesisinden yana kullanmalıdır.
"Bugün de barış diyoruz, diplomasi diyoruz, adalet diyoruz, hürriyet diyoruz; bugün de yaşasın özgür Filistin diyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye bu yönde atılacak her doğru, her samimi adıma destek ve katkı vermeye hazırdır. Çünkü biz, insanlık tarihiyle yaşıt coğrafyamızda daha fazla kaos, çatışma, savaş, zulüm ve sivil ölümü görmek istemiyoruz. Her ne surette olursa olsun sivillerin, sivil yerleşim yerlerinin, okul, hastane ve ibadethanelerin hedef alınmaması gerektiğini savunuyoruz. Gerek Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta, gerek Suriye'de 13,5 yıl süren ihtilafta, gerek Pakistan-Hindistan arasındaki gerilimde, gerekse komşumuz İran'a karşı düzenlenen saldırılarda tavrımız hep bu yönde olmuştur. Siyonist lobinin şahsımıza ve hükümetimize yönelik yıldırma politikalarına rağmen duruşumuzu asla bozmadık. Zalimin karşısında, mazlumun yanında saf tutmaktan asla çekinmedik. Doğru, adil ve hakkaniyetli olanı cesaretle savunmaktan imtina etmedik. Kimin ne dediğine değil, mazlum ve mağdurların ne dediğine baktık. Bugün de aynı yerde sapasağlam duruyoruz. Bugün de hiçbir ayrım yapmadan mazlum ve mağdurlara sahip çıkıyoruz. Bugün de barış diyoruz, diplomasi diyoruz, adalet diyoruz, hürriyet diyoruz. Bugün de yaşasın özgür Filistin diyoruz" ifadelerini kullandı.
"Müslümanlar olarak daha fazla vakit kaybetmeden imanımıza ve inancımıza yakışır şekilde birlik ve beraberlik içinde, uhuvvet bilinciyle hareket etmemiz şarttır"
Türkiye'nin Filistin halkının, Gazzeli mazlumların yanında olduğunu bugün bir kere daha tüm dünyaya ilan ettiğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail'in saldırılarında şehit olan 55 bini aşkın Filistinli kardeşimize bir kez daha Cenabı Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Aynı saldırılarda yaralanan 128 bin kardeşimize acil şifalar diliyorum. Türkiye olarak Filistin halkının, Gazzeli mazlumların yanında olduğumuzu bugün bir kere daha tüm dünyaya ilan ediyorum. Soykırımın başından beri ulaştırdığımız 100 bin tonu aşan yardımlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla, resmi kurumlarımızla, diplomatlarımızla, insani yardım görevlilerimizle, basınımızla, 86 milyon olarak hepimiz Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. İnşallah Filistin'in her karış toprağında barış rüzgarları esene kadar yanlarında olmaya devam edeceğiz. Gönül ve kültür coğrafyamızın farklı köşelerinde yıllardır kanayan yaralar bir türlü sarılamıyor. Çekilen acılar dindirilemiyor. Bakın, açık ve net söylüyorum, mesele varsa mesul de vardır. Bu mesuliyetten kaçmaya çalışmak beyhude bir çabadır. Yaşanan bunca trajediye, bunca zulme, bunca haksızlığa ses çıkarmayan kim varsa işlenen tüm bu suçlara ortak olmuş demektir. Müslümanlar olarak daha fazla vakit kaybetmeden imanımıza ve inancımıza yakışır şekilde birlik ve beraberlik içinde, uhuvvet bilinciyle hareket etmemiz şarttır. Aramıza ekilen fitne tohumlarının yeşermesine fırsat vermeden, bilhassa bu kritik süreçte görüş ayrılıklarımızı bir kenara bırakarak dostluk ve dayanışmamızı güçlendirmemiz, ihtiyaçtan da öte zorunluluktur. Her fırsatta şu gerçeği birbirimize hatırlatmamız gerektiğine inanıyorum, vahdet olmadan rahmet olmaz. Bakınız bugün nüfusu neredeyse 2 milyarı bulan İslam aleminin en temel sorunu imkansızlık değil, vahdet eksikliğidir. Allah'a hamdolsun, her şeyimiz var. İnsan gücümüz, ekonomik kapasitemiz, yeraltı, yerüstü kaynaklarımız var. Stratejik önemi yüksek coğrafyalarımız, güçlü savunma sanayimiz var. Tüm bunlara rağmen hak ettiğimiz yerde değilsek, bunun sebebi bellidir. Nasıl unu, yağı, tuzu, suyu maya olmadan karsanız dahi un yapamazsanız, bizim de en büyük eksiğimiz birlik ve beraberliktir. Bunun reçetesini ise Peygamber Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam, bir hadisi şerifinde bizlere şöyle vermiştir. ‘Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.’ Evet, derdimiz de, davamız da işte budur" diye konuştu.
"Unutmayın, inanıyorsanız muhakkak üstünsünüz"
Konuşmasının sonunda birlik ve beraberlik mesajı veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sevgili gençler, ayrışmayacağız, birbirimize düşmeyeceğiz, aramıza sahte ve sanal duvarlar örmeyeceğiz. Kardeşimizi sadece Allah için sevecek, birbirimize yoldaş olacağız. Unutmayın, inanıyorsanız muhakkak üstünsünüz. Bu müjdeye tüm kalbimizle inanacağız. Zorlukla beraber mutlaka bir kolaylığın olduğundan asla şüphe etmeyeceğiz. Bilhassa sizlerin birlik olması, birlikte hareket etmesi, kenetlenmesi çok ama çok önemli. Şunu lütfen aklınızdan çıkarmayın; dillerimiz, renklerimiz, mezheplerimiz, kökenlerimiz farklı olabilir. Hepimizin devleti, milleti, doğup büyüdüğü topraklar farklı olabilir. Ekonomik statülerimiz, gelirimiz, eğitim seviyelerimiz farklı olabilir. Dünya görüşümüz, hayat tarzımız, fikri yapımız aynı şekilde farklı olabilir. Bunların hepsi kıymetlidir, anlamlıdır, bizi biz yapan önemli hasletlerdir. Ama biz bu kimliklerimizden öte unutmayın, önce Müslümanız. Müslümanlık hepimizin en üst kimliğidir. Asya'dan Avrupa'ya, Afrika'dan Latin Amerika'ya kadar nerede yaşarsak yaşayalım, ortak paydamız Din-i Mübin-i İslam'dır. Cenabı Allah'a kul, Habib-i Kibriya Efendimize ümmet olmaktan daha büyük bir şeref, daha büyük bir izzet bu dünyada olamaz. Allah'a sonsuz hamdü senalar olsun, bizler bununla müesser olmuş insanlarız. Her birinizden meseleye bu şuurla yaklaşmanızı istiyorum.
Sizlerden bilginizle, tecrübenizle, yüksek seciyeniz ve kardeşlik bilincinizle, aynı vücudun birer uzvu gibi hareket etmenizi bekliyorum. Siz gençlerimizden, şu muhabbet halkanızı daha da genişletmenizi özellikle rica ediyorum. Tablo ortada, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Mazlumun zalimden hesap soracağı, güçsüzün güçlüden hakkını alacağı, aydınlığın karanlığa galebe çalacağı günlerin çok yakın bir zamanda, inşallah, sizlerle birlikte geleceğine inanıyorum. Rabbim yar ve yardımcınız olsun diyorum. Bu düşüncelerle İslam İşbirliği Gençlik Forumu'nun bir kez daha hayırlara vesile olmasını diliyorum. İslam İşbirliği Gençlik Forumu Büyük Gençlik Ödülü'nün şahsıma tevdi edilmesinden memnuniyet duyuyorum. Forumun düzenlenmesinde emeği geçen her bir kardeşime, programa teşrif eden her bir misafirimize tekrar teşekkür ediyorum. Ülkenize döndüğünüzde ailelerinize ve dostlarınıza bizlerden selam götürmenizi istirham ediyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor, Allah'a emanet olun diyorum. Sağ olun, var olun, kalın sağlıcakla" ifadelerini kullandı.
İlginizi Çekebilir